Trakya Üniversitesi (TÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aybeke, global iklim değişikliği ve kuraklığın bitkilerin gerilime girmesine, hücre yapılarının bozulmasına, buna bağlı kalite ve randımanın düşmesine yol açtığını söyledi.
Prof. Dr. Aybeke, fosil yakıtların kullanılmasının atmosfere ağır karbon salımına neden olduğunu söz etti.
Sera gazı tesiriyle global ısınmanın tetiklendiğini, bu durumun global iklim değişikliğine neden olduğunu belirten Aybeke, “Bununla bir arada sıcaklıklar artıyor ve kuraklık tesiri meydana geliyor. Sonuçta maalesef bir çölleşmeye hakikat gidiliyor. Global iklim değişikliğinin en büyük nedeni insanların fosil yakıtları ağır ve istikrarsız bir biçimde kullanmasıdır.” dedi.
Aybeke, insanların ve hayvanların hayatlarını sürdürebilmesi için vazgeçilmez olan besin zincirinin temelinde bitkilerin bulunduğuna işaret etti.
İklim değişikliği ve kuraklığın bitkileri olumsuz etkilediğini vurgulayan Aybeke, hava olaylarındaki dengesizliklerin bitkilerin hem nitelik hem de nicelik bedellerini bozduğunu lisana getirdi.
TARIM BİTKİLERİNDE UZUNLUKTA KISALMA GÖRÜLÜYOR
İklim değişikliğinin bitkilerin hücre yapılarının değişmesine neden olduğunu anlatan Aybeke, şöyle devam etti:
“Kuraklık bitkilerde bilhassa tohum randımanının ve tohum içindeki protein kıymetlerinin farklılaşmasına neden olmaktadır. Kuraklığın, bitkilerin hücre yapılarındaki DNA bozukluklarına, hücre yapılarındaki bozukluklara ve proteinlerdeki bağ bozulmalarına kadar epey makus tesirleri vardır. Bir öbür kıymetli etkiyse bitkilerde görülen uzunluk kısalığıdır. Tarım bitkilerinde bilhassa uzunlukta kısalma görülüyor. Örneğin buğdayı ele alırsak, buğday uzunluğundaki kısalma sap ve saman randımanında düşmelere neden olmaktadır. Münasebetiyle daha kısa uzunluklu süratlice tohuma geçmeye yönelik farklı bir hayat döngüsünü bitkilerde görmekteyiz.”
HORMONAL İSTİKRARLARI BOZULUYOR
Prof. Dr. Aybeke, kuraklık ve iklim değişikliğinin bitkilerde gerilime neden olduğunu tabir etti.
Stres ortamına bağlı olarak bitkilerin yapılarının bozulduğuna dikkati çeken Aybeke, şunları kaydetti:
