Avrupa ve Amerika’nın akabinde 2016 yılından itibaren her yıl 28 Ocak’ta Türkiye’de de kutlanan ‘Veri Müdafaa Günü’ne ait değerlendirmelerde bulunan Avukat Görkem Gökçe, hayatın her alanında sürat kazanan dijitalleşmenin hem ferdî hem de kurumsal dataları orijinal tehlikelerle karşı karşıya getirdiğini söyledi.
Gökçe, “Kişisel datalar hazinedir. Paraya dönebilecek değerli bilgilerdir. Dijital iz bırakacak dataları dikkatli kullanmalıyız. Her önümüze çıkan platformda bilgilerimizi ortalığa saçmamamız gerekiyor” dedi.
Teknoloji çağında bilgi güvenliği ve kapalılığı üzerine bilgi veren Gökçe, Bilgi Muhafaza Günü’nün bilgi güvenliğini önceliklendirme konusunda farkındalık yaratması açısından değerli olduğunu vurguladı. Bireylerin ve şirketlerin bilgilerine her şartta sahip çıkması gerektiğini aktaran Gökçe, “Kişiye ilişkin her türlü bilgi bilgidir. Dijitalleşmenin gelişmesiyle data tarifi da genişliyor. Ferdî bilgiler hazinedir. Paraya dönebilecek değerli bilgilerdir. Bilgileri biriktirip manalı sonuçlar ortaya çıkınca havuza dönüştürürseniz bu bilgiler çok değerli hale gelir. Şirketler de böylelikle kar elde edebiliyor. Toplumsal medyada gezdiğimiz paylaştığımı yerler, beğenimiz, yorumumuz, vakit geçirdiğimiz her görsel iz bırakıyor. Bunlar da data olarak algoritmalar tarafından işleniyor. Reklam açısından düşünürsek işlenen bu datalar paraya dönüşüyor” diye konuştu.
KİŞİSEL BİLGİLERİ MUHAFAZA FARKINDALIĞI HALA ZAYIF
KVKK kanununun kâfi olduğunu ve günden güne de uygulamaların geliştiğini belirten Gökçe, “Kanuna bağlı kararlar da çıkıyor. Hala gerideyiz lakin farkındalık artıyor. Şahsî bilgilerimizi korumak noktasında farkındalığımız zayıf. Bu hususta bilinçlenmek için çalışmalar da yapılıyor. Hala daha KVKK’dan haberi olmayan milyonlar var. Farkındalık yetersiz ve hukuku düzenlemeler kötü değil. Dijitalleşmeyle birçok platform ortaya çıktı.
Böylece sınırsız bilgi paylaşımı ortaya çıktı. Dataların korunması için hukuku düzenlemelere de gereksinim artıyor. Bireylerin yapması gereken dijital iz bırakacak bilgileri dikkatli kullanmaktır. Her önümüze çıkan platformda bilgilerimiz ortaya saçmamamız gerekir. Ondan sonra da bu platformların zımnilik kurallarını takip edip, okumalıyız. Dijitalleşen dünyada datanın hacmi her geçen gün artıyor.
Sadece 2022 yılında dünya çapında oluşturulan toplam data ölçüsünün 97 zettabayt olduğu kestirim ediliyor. Forbes’a nazaran 2010-2020 ortasında yakalanan, kopyalanan ve tüketilen toplam data hacmi neredeyse yüzde 5 bin arttı. Yalnızca WhatsApp üzerinden bile kullanıcılar her gün 65 milyardan fazla bildiri alışverişinde bulunuyor. Amerika merkezli bilişim teknoloji şirketi IBM’in 2020 yılı bilgilerine nazaran her internet kullanıcısı saniyede 1,7 megabayt oluşturuyor. Küresel çapta toplam data ölçüsündeki bu süratli artış nedeniyle birkaç yıl içinde global bilgi oluşturmanın 180 zettabayttan fazla büyüyeceği iddia ediliyor. Başka yandan siber hatalıların iştihanı kabartan bu artış haliyle data ihlallerini de tetikliyor” sözlerini kullandı.
“TOPLUMDA BİLGİ GÜVENLİĞİ OKURYAZARLIĞI İSTENİLEN SEVİYEDE DEĞİL”
Veri ihlalleri ve sızıntılarındaki artışın gerisindeki asıl neden hem ferdi hem de kurumsal tarafta güvenliğin ikinci planda olması acı bir gerçek olarak karşımıza geliyor. Dahası toplumun değerli bir bölümün hala data güvenliği konusunda okur müellifliği yok. Siber güvenlik şirketi Berqnet tarafından 2021 yılında gerçekleştirilen Türkiye Siber Güvenlik Farkındalık Araştırması bu mevzuda somut datalar ortaya koyuyor. Araştırmaya nazaran iştirakçilerin yüzde 50’ye yakınının Ferdî Dataların Korunması Kanunu olarak da bilinen KVKK ve 5651 sayılı Kanun’dan haberleri yok. Bilgilerin korunması konusunda bir düzenleme muhtaçlığı aslında uzun yıllardır var. Bağlantı teknolojilerindeki gelişmeler ile ülke hudutlarının belirsizleşmesi sonucu ülkeler ortası şahsî dataların transferindeki müdafaa gereksiniminin ortaya çıkışı 1970’lere kadar gidiyor. Bu durumun gereksinimden öte mecburilik hale gelmesi ise son yıllardaki süratli dijitalleşmenin sonucu. Avrupa Konseyi’nin 2007 yılında, 28 Ocak’ı Avrupa Data Muhafaza Günü olarak ilan etmesinden 9 yıl sonra 2016 yılında 108 Sayılı Sözleşme’nin onaylanmasıyla ve Şahsî Bilgilerin Korunması Kanunu’nun kabulü ile Bilgi Müdafaa Günü Türkiye’de de kutlanmaya başladı” dedi.
28 Ocak’ın Türkiye’de Data Muhafaza Günü olarak kabulünün aslında ferdî bilgilerin güvenliği konusunda yeni devrin başlangıcı olduğunu belirten Gökçe, bu husustaki farkındalığın artmasının toplumun tüm birey ve kurumlarının iştiraki ile sağlanacağını lisana getirdi.
